21 Mayıs 2013 Salı

Ne Yapacağını Bilmemek

        Aile. Aile zor bir iş. Annen desen ayrı, baban desen ayrı. Kardeş, çocuk, büyük,  küçük... İnsan ailesini objektif göremiyor bir de. Bir arkadaşım vardı mesela, erkek kardeşine "çok da yakışıklı" derdi. Tahmin edileceği üzere ortalamanın altında bir kardeşti kendisi. Ne zaman öyle dese gülümserdim sevimli sevimli. İnşallah kardeşi onda aynı yakışıklılığı gören bir kadınla evlenir diye geçirirdim içimden. Yoksa zor olurdu işleri. Ama asla "Kardeşin o kadar da yakışıklı değil, el insaf!" demek geçmedi aklımdan. Bana düşmezdi ki söyleyeyim... Ailelerin hataları kendilerine özgü, kendilerine görünen ve sadece kısık sesle söylenen şeyler olur ve aynı milliyetçilik gibi, bir yabancı laf ettiğinde senin de yanlış bulduğun şeyleri savunurken bulursun kendini birden. Sanki ailenin yaptığı her hata sana içkinmiş de bu hataya mantıklı bir neden bulman gerekiyormuş gibi...
        Benim ailem zor bir aile. Biliyorum çok daha zorları var. Biliyorum her ailenin içinde benzer sorunlar var. Ama benin ailem bu ve bana zor geliyor bazı şeyler. Parayı verip geçmişte yaptıklarından dolayı kendini arka plana çeken ve sözüne asla güvenemeyeceğim bir babam, anneannemin inanılmaz muhafazakâr anlayışı ile post-modern dünya arasında sıkışmış, bir o, bir bu derken insanı yoran bir annem ve saygıdan nasibini almamış kendini 30 yaşında zanneden onbeşlik bir erkek kardeşim var. Bazılarını fark edemesem de ben ailemin kusurlarını biliyorum. Ama onlar benim ailem.
        İnsanlar hep anneme yorsa da benim kişiliğimde en büyük etkisi olan insan babamdır. O olmasaydı annemin elinde işini bulup koca bekleyen herhangi bir kız çocuğu olurdum ben. Gereğinden fazla güçsüz olan ben annemin gücünü, sağlam duruşunu görmeseydim şu dünyadaki bu günü göremezdim. Çoktan öldürmüş olurdum kendimi, dünya mızmız bir ergenden kurtulmuş olurdu yıllar önce. Sosyal olarak beceriksiz olduğunu düşünen ben kardeşimin kendisini insanlara sevdiriverişini görmesem çoktan insanlarla iletişim kurma çabasından vazgeçmiş olurdum. Ben kendim olmazdım yani. O üçü olmasaydı, o üçü benim hayatımı mahvetmeseydi bir Araf durmazdı insanların karşısında. Beni bezdirdikleri zamanlarda bile, hepsinden ayrı ayrı nefret ettiğim zamanlarda bile ben bu gerçeği hep bildim.
        Tabi bilmek yetmiyor,  insan canı sıkıldıkça en yakınına anlatıyor. En yakının aileden olmayınca senin algıladığın gibi algılamıyor olanları. Sonra annenden nefret ediyor. Sonra kardeşini sevmiyor. Sonra sana kızıyor anlattığın için. Sıkılıyor. Sen yine ailene kalıyorsun böyle olunca. Kendine kalıyorsun. Sonsuzluğun ortasında, kaçıp gitme veya bu dünyadan gitme isteğinle. Yok yok kimsenin suçu olmuyor bu durum. Hayat oluyor bunun adı, "Ben demiştim, sen daha anneni dinleme" oluyor, "Gençsin hata yapacaksın tabi" de oluyor, nasip oluyor, hayırlısı deniliyor, gecenin bir yarısı her şey bırakılıp en baştan yaptıklarını düşündürüyor insana. En çok da şu soru soruluyor; "ben nerede hata yaptım?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder