11 Nisan 2013 Perşembe

Kartpostallarım gelmiş, zehey

        Bugün iki kartpostal birden ulaştı elime! Tesadüfen iki kişi de aynı gün göndermiş, birisi Los Angelestan bir diğeri de Toronto, Kanadadan. Bir tanesinde yazılanları okumakta inanılmaz zorlandım! Hala hepsini çözebilmiş değilim, alışmadığın el yazılarını okumak gerçekten zormuş. Benim yazım da çok estetik görünmekle beraber (nasıl da mütevaziyim..) inanılmaz zor okunur. Acaba benim gönderdiğim kişiler nasıl okuyor, bunu düşündüm :) Dolmakalemle yazıyorum üstelik... Diğerini daha kolay okudum gerçi :) 13 günde gelmiş iki kart da. Avrupaya 20 günde gitmesi (ya da gelmesi) ama Amerika ve Kanadaya çok daha kısa sürede gidişi(gelişi) beni düşündürmüyor değil :)

       O değil de pullar çok güzel... Gavur yaptı mı yapıyor demek istiyorum :) Ben burada doğru düzgün kartpostal bulamıyorum, postcrossingin sitesinde gezdikçe
 moralim bozuluyor, o kadar güzel kartpostallar var ki... Bubulabildiklerimde ya Atatürk var, ya da saçma sapan yağlıboyalar... Gerçi çok acayip kartpostallar da bulmadım değil... Mesela bir kırtasiyede sadece Hepsi grubunun kartları vardı ilginç bir şekilde... Daha kötüsü başka bir kırtasiyedeki koca bir tomar halinde "Justin Bieber" kartları vardı... Ağlamak istedim onları görünce... Başka yok mu dedim, sırıta sırıta yok dedi adam bana. Justin bieber çok matah bir şeymiş gibi... Koskoca eskişehirde sadece bir yerde doğru düzgün kartpostal satan yer var zaten... Onu da tamamen tesadüf eseri buldum. Gerçi bütün kırtasiyelerin önerdiği başka bir yer daha var ara sokaklarda bir yerlerde ama orası da gereksiz pahalı ve gerçekten güzel bir şey yok... Allahtan pullarımız fena değil. Artık bir yerlere gittikçe turistik kartpostal depolamayı düşünüyorum.


        Çok güzel bir şeymiş kartpostal. Bir de tanıdık insanlardan gelse neler hissettireceğini düşünemiyorum bile... Mutlaka denemenizi öneriyorum. Kolay kolay sevinç gösterisi yapacak bir insan değilimdir, önemli şeyler olması gerekir. Bugün eve yorgun argın gelip masanın üzerindeki kartpostalları görünce önce oldukça yüksek bir ünlem çıktı ağzımdan, sonra mutfakta bir süre zıpladım. "kartpostallarım geldi! hem de iki tane!!" diyerekten. Bütün gün altmışaltı aylıklarıyla uğraşmış yorgun anacığım garip garip baktı ne oluyor diye... Sonra kuzum o da heyecanlandı, sordu ne yazıyormuş, neredenmiş, kim göndermiş diye. :) Oysa Canı yeteri kadar görememenin burukluğu ile gelmiştim eve, huysuz huysuz. Tabi bir Can değil kartpostal ama insanın içini ısıtıyor. Gidin siz de üye olun hacım postcrossinge. Valla çok mutlu bir şey. :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder