Efendim takdir edersiniz ki büro işlerinde kağıt kürek
işleri hat safhadadır. Bu çokluktan dolayı büro da ufak tefek işlerin yapılması
için düzenli olarak stajyer çalıştırılır. Ama köle ticaretinin sekteye uğradığı
zamanlarda bu çalışanlarımızın yokluğunu çok koşuşturma görüntüsüne bürünerek
protokol sıralamasında ip gibi dizilenlerden sonuncusuna yükleyerek gideririz.
İşte bu gibi güzide bir zaman içinde Stephen
King’in korku filmlerini aratmayacak bir başlıkta “Figenin Gazeteleri” geçti
elime. İş konusu muazzam kolaylıkta ama bir o kadar da zaman alıcı. İşin
muvaffakiyet kazanabilmesi için yaklaşık 40 45 firmanın kuruluşlarından bu yana
bütün sicil gazetelerini tek tek açıp yazıcımıza görev olarak göndermemiz
gerekli. Eh bilginin sayıldığı çağda bütün bu iş yükünü yüce internet eliyle
yapmamak olmaz. Acizane başladım işime. Sayfaları açıp yazdırmaya başladıkça
bir de ne göreyim azizim.
Bir sayfayı yazdırmaya gönderip diğerini derhal arz
etmezseniz, yazıcının sayfayı çeviren sesi kesiliveriyor. Resmen yazıcı efendi
koca kıçını yayıp ağzında bir sigarayla “daha
çalışıyon mu sen yaaa” diyerek maytap geçiyor nefsi iradem ilen. Yahu bir dur,
sabır , edep yahu gibi sözleri sarf etmem hiç umurunda değil muhteremin.
Efendim birdir ikidir derken bu yazıcı efendinin söylemleri nefsimin köşesine
dokunuverdi. Madem ki canı yarış istemiş çocuğu eğlendirmek sevaptır diyip
başladım gazeteleri yazdırmaya. Bir iki zorladıysa da beni, soluğu kesilince
yüklendikçe yüklendim heyecanlı makine efendiye. Hiç durmaksızın 100 150
sayfayı çıkarınca kağıdım bitti diye bir soluklandı. Ben de hiç bozuntuya vermedim. Bıyık altından
hafif bir tebessüm ile sessizce yeni kağıtlarını yükledim. Kapağını kapatır
kapatmaz da vurdum hemen evrakların gözlerinin üstüne üstüne. Azizim her ne
kadar gücü kuvveti , bir lokma dermanı kalmasa da hiç soluksuz çıkarttı bütün
kağıtları. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Tık demedi vallahi. Ancak benim
de gözlerimin feri söndü. Bizim bu çekişmemizin galibi kimdir bilemedim ancak
yazıcı efendiye” senin eşeğin gancık olsun” dedirtebilmek için 2 günde çıkacak
evrakları 3 saat içinde bitirivermişiz. Bir de üstüne şaşkın bakışlar arasında
yetkililere teslim edilmesin mi evraklar. Memuriyet tüllabı arasında iş bitirici
olmak çok iyi değilmiş deneyimle sabitledik. Kağıtlar şiştikçe şişti masaların
üzerinde. Kağıtlar gelmeye devam ettikçe bakıyor bana hınzır göz ucuyla. Hem pişman
hem de hevesli gariban. Şimdi önümde bir yığın şirket ismi, yanımda burun
buruna eski şampiyonumuz yazıcı efendi elim fareciğimin tepesinde hazır günlük
yarışımızın startını bekliyoruz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder