7 Mart 2013 Perşembe

Figen'in Gazeteleri

        Efendim takdir edersiniz ki büro işlerinde kağıt kürek işleri hat safhadadır. Bu çokluktan dolayı büro da ufak tefek işlerin yapılması için düzenli olarak stajyer çalıştırılır. Ama köle ticaretinin sekteye uğradığı zamanlarda bu çalışanlarımızın yokluğunu çok koşuşturma görüntüsüne bürünerek protokol sıralamasında ip gibi dizilenlerden sonuncusuna yükleyerek gideririz. İşte bu gibi güzide bir zaman içinde  Stephen King’in korku filmlerini aratmayacak bir başlıkta “Figenin Gazeteleri” geçti elime. İş konusu muazzam kolaylıkta ama bir o kadar da zaman alıcı. İşin muvaffakiyet kazanabilmesi için yaklaşık 40 45 firmanın kuruluşlarından bu yana bütün sicil gazetelerini tek tek açıp yazıcımıza görev olarak göndermemiz gerekli. Eh bilginin sayıldığı çağda bütün bu iş yükünü yüce internet eliyle yapmamak olmaz. Acizane başladım işime. Sayfaları açıp yazdırmaya başladıkça bir de ne göreyim azizim.
        Bir sayfayı yazdırmaya gönderip diğerini derhal arz etmezseniz, yazıcının sayfayı çeviren sesi kesiliveriyor. Resmen yazıcı efendi koca kıçını yayıp ağzında bir sigarayla  “daha çalışıyon mu sen yaaa” diyerek maytap geçiyor nefsi iradem ilen. Yahu bir dur, sabır , edep yahu gibi sözleri sarf etmem hiç umurunda değil muhteremin. Efendim birdir ikidir derken bu yazıcı efendinin söylemleri nefsimin köşesine dokunuverdi. Madem ki canı yarış istemiş çocuğu eğlendirmek sevaptır diyip başladım gazeteleri yazdırmaya. Bir iki zorladıysa da beni, soluğu kesilince yüklendikçe yüklendim heyecanlı makine efendiye. Hiç durmaksızın 100 150 sayfayı çıkarınca kağıdım bitti diye bir soluklandı.  Ben de hiç bozuntuya vermedim. Bıyık altından hafif bir tebessüm ile sessizce yeni kağıtlarını yükledim. Kapağını kapatır kapatmaz da vurdum hemen evrakların gözlerinin üstüne üstüne. Azizim her ne kadar gücü kuvveti , bir lokma dermanı kalmasa da hiç soluksuz çıkarttı bütün kağıtları. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Tık demedi vallahi. Ancak benim de gözlerimin feri söndü. Bizim bu çekişmemizin galibi kimdir bilemedim ancak yazıcı efendiye” senin eşeğin gancık olsun” dedirtebilmek için 2 günde çıkacak evrakları 3 saat içinde bitirivermişiz. Bir de üstüne şaşkın bakışlar arasında yetkililere teslim edilmesin mi evraklar. Memuriyet tüllabı arasında iş bitirici olmak çok iyi değilmiş deneyimle sabitledik. Kağıtlar şiştikçe şişti masaların üzerinde. Kağıtlar gelmeye devam ettikçe bakıyor bana hınzır göz ucuyla. Hem pişman hem de hevesli gariban. Şimdi önümde bir yığın şirket ismi, yanımda burun buruna eski şampiyonumuz yazıcı efendi elim fareciğimin tepesinde hazır günlük yarışımızın startını bekliyoruz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder